Av. Sinem ÜSTÜN ERDOĞAN
ÖZET:
Bu çalışmada temel olarak, mal rejimi tasfiyesinin bu doğrultuda açılacak bir dava ile değil de, taraflarca hazırlanacak bir protokol ile gerçekleştirilmesi talep edildiğinde, hangi alacakların istenilebileceği ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda tasfiye sözleşmesi konusunda açık bir düzenleme mevcut olmadığından, tasfiyenin hangi hükümler uygulanarak çözüme kavuşturulacağı hususları ele alınacaktır.
I. GİRİŞ
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Evlilik Birliğinin Sarsılması” kenar başlıklı 166 f.1. maddesi öğreti ve uygulamada “Anlaşmalı Boşanma”olarak adlandırılmaktadır. Bu maddeye göre;
“Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz”