YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI

Av. Sinem Üstün Erdoğan

ANKARA BAROSU SAYIN BAŞKANLIĞINA

Çocuk istismarı, çocukların başta anne babaları olmak üzere, kendilerine bakmakla yükümlü kimseler veya diğer yetişkinler tarafından fiziksel, duygusal, zihinsel veya cinsel gelişimini engelleyen, beden ya da ruh sağlığına zarar veren, kaza sonucu olmayan durumlarla karşı karşıya bırakılmasıdır. Çocuk istismarının önlenebilmesi için öncelikle ülkemizde ve dünyada çocuk istismarının mevcudiyetinin kabulü gereklidir. Bir Yaşam Çocuk ve Kadın Derneği tarafından hazırlanan bildirgede “Bizler halen yaşadığımız ülkede çocuğun korunması için gerekli olan temel insani ve medeni hassasiyetin gelişmiş bir şekilde var olduğunu kabul etmekteyiz. Temel ilke ve öğretilerimiz, kültürümüz, toplumsal ilkelerimiz ile törelerimizin büyük bir kısmı ayrıca yasal düzenlemelerimizin önemli bir kısmı çocuğun esenlik içinde sağlıklı bir şekilde büyümesine olan dikkatimizi ve duyarlılığımızı vurgulamaktadır” denilmiştir. Fakat maalesef ülkemizde çocuklar yukarıda belirtildiği gibi, toplumsal ilke ve törelerimiz sayesinde esenlik içinde yaşamayıp, aksine töre cinayetlerine kurban gitmektedirler.  Yine yukarıda değinilen kültürümüz ve toplumsal ilkelerimiz örneğin çocukların ensest ilişkiye maruz kalmalarını da engelleyememiştir. Ensest, en çok dini baskılar altında yetişen geri kalmış ülke insanlarında görülen bir eğilim olduğundan en çok ensest ilişkinin ülkemizde var olduğuna şaşırmamak, gerçeği kabul etmek ve ancak bu şekilde problemlerin çözümünü aramak gerekmektedir.

Bildirgede de belirtildiği üzere ülkemiz Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesini ilk İmzalayan ülkelerden biridir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 19, 34 ve 39. Maddeleri çocuk istismarı ve ihmaline ilişkindir. Fakat burada söz konusu sözleşmenin imzalanıp imzalanmadığından daha önemli olan nokta, ülkemizde uygulanıp uygulanmadığı hususudur.

Söz konusu maddeler incelenecek olursa;

Madde 19

  1. Bu Sözleşme’ye Taraf Devletler, çocuğun ana–babasının ya da onlardan yalnızca birinin, yasal vasi veya vasilerinin ya da bakımını üstlenen herhangi bir kişinin yanında iken bedensel veya zihinsel saldırı, şiddet veya suistimale, ihmal ya da ihmalkâr muameleye, ırza geçme dahil her türlü istismar ve kötü muameleye karşı korunması için; yasal, idari, toplumsal, eğitsel bütün önlemleri alırlar.

    2.
    Bu tür koruyucu önlemler; burada tanımlanmış olan çocuklara kötü muamele olaylarının önlenmesi, belirlenmesi, bildirilmesi, yetkili makama havale edilmesi, soruşturulması, tedavisi ve izlenmesi için gerekli başkaca yöntemleri ve uygun olduğu takdirde adliyenin işe el koyması olduğu kadar durumun gereklerine göre çocuğa ve onun bakımını üstlenen kişilere, gereken desteği sağlamak amacı ile sosyal programların düzenlenmesi için etkin usulleri de içermelidir.

Maddeden de anlaşılacağı üzere çocuğun ihmal ya da ihmalkar muameleye maruz kalması durumunda devletin önlem alması, çocuğu koruması gereklidir. Oysa yasalarımızda ihmal suçu işleyen kişi TCK Madde 97’ye göre sadece 3 aydan 2 yıla kadar cezalandırılmaktadır.   

Madde 34

Taraf Devletler, çocuğu, her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suistimale karşı koruma güvencesi verirler. Bu amaçla Taraf Devletler özellikle:

  1. a) Çocuğun yasadışı bir cinsel faaliyete girişmek üzere kandırılması veya zorlanmasını;
  2. b) Çocukların, fuhuş, ya da diğer yasadışı cinsel faaliyette bulundurularak sömürülmesini;
  3. c) Çocukların pornografik nitelikli gösterilerde ve malzemede kullanılarak sömürülmesini,
    önlemek amacıyla ulusal düzeyde ve ikili ile çok taraflı ilişkilerde gerekli her türlü önlemi alırlar.

Söz konusu maddenin asıl amacı çocuğun her türlü cinsel sömürü ve suistimale karşı korunmasıdır. Fakat ülkemizde, aralarında kaymakamlık yazı işleri müdürü, bir yüzbaşı, muhtar ve korucuların da bulunduğu 26 kişinin aylarca cinsel istismar ve tecavüzüne maruz kalan 13 yaşındaki N.Ç davasından alınan sonuç; Zorla alıkoyma suçunun zamanaşımına uğramasıdır. (!) 

Madde 39

Taraf Devletler, her türlü ihmal, sömürü ya da suistimal, işkence ya da her türlü zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele ya da ceza uygulaması ya da silahlı çatışma mağduru olan bir çocuğun, bedensel ve ruhsal bakımdan sağlığına yeniden kavuşması ve yeniden toplumla bütünleşebilmesini temin için uygun olan tüm önlemleri alırlar. Bu tür sağlığa kavuşturma ve toplumla bütünleştirme, çocuğun sağlığını, özgüvenini ve saygınlığını geliştirici bir ortamda gerçekleştirilir.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin Çocuğun ihmali ve istismarına ilişkin maddeleri incelendiğinde görülmektedir ki, sözleşmeyi ilk imzalayan ülkelerden biri olmamız söz konusu maddeleri uygulayamadığımız gerçeğini değiştirmemiştir. 

Çocuk istismarına ilişkin olarak Bir Yaşam Çocuk ve Kadın Derneğinin, çocuk koruma ilkelerinin uygulanmasında temel konu başlıkları 11 madde altında sıralanmıştır.

Yasal Düzenlemeler ve Mevzuatla İlgili Değişiklik Önerileri incelendiğinde;

  1. Maddede düzenlenmiş olan “ İstismara maruz kaldığından şüphelenilen çocuğun korunması, istismarı anlattığı ilk kişiden başlar ve hukuki süreç tamamlanıp tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri sona erdirilene kadar sürer……” Burada önemle üzerinde durulması gerekli olan konu, istismara maruz kalan çocuğun yaşadığı vakıayı tekrar tekrar anlatması durumunun engellenmesi olmalıdır. Bunun için gerekli önlemler alınmalıdır. Örneğin Psikolog tarafından dinlenen çocuk, mağdurun şikayeti üzerine eksik bilginin mevcut olduğu gerekçesiyle, adliye ortamında ve hakim önünde tekrar dinlenmektedir. Bu durum çocuğun korkmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle, böyle durumlarda hakimlerin mağdur çocuğu dinlemek üzere Çocuk İzlem Merkezlerine gitmelerini gerekli kılan düzenlemeler getirilmelidir.

  1. Maddeye ek olarak, kayıp çocukları istismar eden, kayıp vakıalarından reyting yapmaya çalışan yayın kuruluşlarına bu tarz yayın yapmalarını engelleyecek caydırıcı yaptırımlar uygulanmalıdır.  Bunun yanı sıra basının çocuk haklarının ve istismarının önlenmesi konusunda ve aynı zamanda kayıp çocukların bir an önce bulunmaları hususunda önemli rol alabileceği unutulmayarak, Çocuk Haklarının çiğnendiği ve çocuğun istismar edildiği yayınlar çarpıcı şekilde sergilenmeli ve reyting amacı gütmeyen yayınlarda kayıp çocukların isim ve resimlerine sık sık yer verilmesini zorunlu kılacak düzenlemeler yapılmalıdır.

  1. Maddeye ek olarak, pedofillerin maddede bahsedildiği gibi sadece ikamet adreslerinin kayıt altına alınması yahut çocukların yoğun olduğu yerlerde çalışmalarının engellenmesi çocukları istismar etmelerini engelleyici bir önlem gibi görünmekle birlikte tek başına yeterli değildir.  Bunun yanı sıra ailelerin bu tür eğilimleri olan insanlara karşı gerekirse çocuklarının eğitim aldıkları okullarda uzman kişilerce bilinçlendirilmeleri için eğitim çalışmaları yapılmalıdır.
  2. Maddeye ek olarak, savaş, doğal afet, bölgesel çatışmalar, doğal yolla oluşan afetler gibi kitlesel ölümlere yol açan hadiselerde ivedilikle çocuk için uygun şartlar oluşturulmalıdır.  Çocuk için uygun şartların oluşturulamaması durumunda çocuk, ancak ailesi ile birlikte nakledilmelidir. Aksi durum çocuğun zaten yaşam alanını değiştirmek zorunda kalması nedeniyle çocuğun psikolojisi bakımından daha ağır sonuçlar meydana getirecektir.

Yukarıdaki maddelere ek olarak

Ø  Çocuğun ruh sağlığı onun yaşamı ve kişiliği üzerinde çok önemli etkisi olduğu düşünülerek koruyucu aile hizmetleri yaygınlaştırılmalıdır. Böylece herhangi bir aileye sahip olmayan çocuklarında güzel bir ortamda büyümeleri sağlanmış olacaktır.

Ø  Ayrıca günümüzde uyuşturucu kullanımının ilköğretim öğrencileri seviyesine düştüğü gerçeği ile ivedilikle yüzleşecek olursak, okullarda mevcut güvenlik tedbirlerinin arttırılması konusu üzerinde hassasiyetle durmak gerekecektir.

Ø  Türkiye de en düşük çalışma yaşı 12-18 arasında değişir. Oysa Uluslar arası Çalışma örgütü bu yaşı 15 olarak belirlemiştir. Küçük yaştaki çocukların iş gücünün bu şekilde istismar edilmesini engelleyici düzenlemeler yapılmalıdır.

Ø  Bir eylem, o eylemi gerçekleştirenin niyetine göre değil, çocuk üzerinde yarattığı etkiye göre istismar teşkil eder. Dolayısıyla ceza verilirken değerlendirme bu şekilde yapılmalıdır.