TORBA YASA İLE MEMURUN İŞ GÜVENCESİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Torba Yasa tasarısına eklenen 82. madde ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinin (1) numaralı fıkrasının üçüncü ve dördüncü cümleleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir
Madde 28 (düzenlemeden önceki hali ) : Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Ancak, haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edilir.

Madde 28 (düzenlemeden sonraki hali) : Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Ancak, 23/4/1981 tarihli ve 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanuna ekli (1) ve (2) sayılı cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tabi olsalar dâhi daire başkanı ve üstü görevlere, sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarına; açıktan, naklen veya vekâleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma, bu görevlerle ilgili yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının gereği, ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması suretiyle iki yıl içinde yerine getirilir. Bu görevliler hakkındaki mezkur işlemlerin uygulanması, telafisi güç veya imkânsız zararları doğuran hâllerden sayılmaz. Bu fıkranın üçüncü cümlesinde belirtilen işlemlerle ilgili mahkeme kararlarının yerine getirilmemesi ceza soruşturması
ve kovuşturmasına konu edilemez; ancak disiplin hükümleri saklıdır.
Torba yasayla yapılan değişiklikleri açıkça belirtmek gerekirse;
a) En geç otuz gün olan idari yargı kararlarının uygulama süresi, üçüncü fıkrada getirilen istisna durumda iki yıla çıkartılmıştır.
b) Kamu görevlisinin eski kadrosuna atanma imkanı tümüyle ortadan kaldırılmış ve başka bir kadroya atanması hükmü getirilmiştir.
c) Kamu görevlisinin hakkında verilen açıktan, naklen veya vekâleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma, bu görevlerle ilgili yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleri hakkında verilen mahkeme kararlarının yerine getirilmesi sürecinin, telafisi güç veya imkânsız zararları doğuran hâllerden sayılmayacağına karar verilmiştir.

d) İdari yargı kararlarının uygulanmaması durumunda kamu görevlisi hakkında ceza soruşturması ve kovuşturması açılmasının önü kapatılmıştır.

DÜZENLEMENİN ANAYASAYA AYKIRILIĞI;
Torba yasa ile yapılan değişikliğin , Anayasamızda olan hukuk devleti ilkesine, adil yargılanma ilkesine, idarenin her türlü işleminin yargı denetimine tabi olduğu ilkesine ve mahkeme kararlarının bağlayıcılığı ilkesine açıkça aykırı olduğu düşüncesindeyim.
Öncelikle Anayasanın 2.maddesi; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir” şeklinde düzenlenmiştir.
Anayasanın 36. maddesinde; – Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” hükmü yer almaktadır.
Yine anayasanın 125. maddesinde; “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır……”“………..İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir……”“İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür” hükmüne yer verilerek, idarenin işlemlerinin yargı dışı bırakılamayacağı esasa bağlanmıştır.
Anayasanın 138. maddesinde; “……Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” Hükmüne yer verilerek mahkeme kararlarının niteliği konusunda açıkça bir düzenleme yapılmış, bu kararlar karşısında idarenin her hangi bir tercihinin bulunmayacağı emredici bir şekilde belirtilmiştir.
Yapılan bu değişiklik Anayasanın yukarıda belirtilen tüm maddelerine aykırıdır.
DÜZENLEMENİN TÜRK CEZA KANUNU’NA AYKIRILIĞI:
Türk Ceza Kanunu’nda ;mahkeme kararını uygulamayan kamu görevlisinin 257.maddesi gereğince cezalandırılması gerektiği düzenlenmiştir.

TCK 257.maddesi
Görevi kötüye kullanma
(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir (DEĞİŞİK İBARE RGT: 19.12.2010 RG NO: 27790 KANUN NO: 6086/1) menfaat sağlayan kamu görevlisi, (DEĞİŞİK İBARE RGT: 19.12.2010 RG NO: 27790 KANUN NO: 6086/1) altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir (DEĞİŞİK İBARE RGT: 19.12.2010 RG NO: 27790 KANUN NO: 6086/1) menfaat sağlayan kamu görevlisi, (DEĞİŞİK İBARE RGT: 19.12.2010 RG NO: 27790 KANUN NO: 6086/1) üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Torba yasanın, mahkeme kararını uygulamayan kamu görevlisinin eyleminin ceza soruşturması ve kovuşturmasına konu edilemeyeceği düzenlemesi, Türk Ceza Kanunu’nun 257.maddesine açıkça aykırıdır.
İYUK’ta yapılan değişiklik ile Türk Ceza Kanunu’nda suç sayılan eylemin suç olmaktan çıkarılması da yasa yapma tekniğine aykırıdır.

657 SAYILI DEVLET MEMURLARI KANUNUNA AYKIRILIĞI:
Devlet Memurları Kanunu’nun 3/c maddesi; “Devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında Devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmaktır” şeklinde düzenlenmiştir.
Torba yasa ile yapılan düzenlemeyle , kamu görevlisinin görevden alınma veya görevine son verilmesi halinde yargı kararlarının 2 yıl boyunca uygulanması zorunluluğu olmadığından görevden alınan kamu görevlisi 2 yıl boyunca maaş alamayabilecek, davayı kazansa dahi ayrılmış olduğu göreve başlamayacağı için yapılan bu düzenleme Devlet Memurları Kanunu’na da aykırıdır.

ÖZETLEMEK GEREKİRSE; Bu düzenleme ile iktidarlara, kendi siyasi çizgisinde görmediği veya çeşitli şahsi nedenlerden dolayı cezalandırmak istediği kamu görevlisini görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekâleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleri yapma yetkisi verilmiştir.
Anayasa ve temel kanunlara aykırı olan bu düzenlemenin kamu görevlisinin iş güvencesi tamamen ortadan kaldırdığı düşüncesindeyim.
Av. BİLGEN ÖZCANLI