Madde 1- (1) 6112 Sayılı Kanun’un 19/I,b maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Siyasî partiler, sendikalar, meslek kuruluşları, kooperatifler, birlikler, dernekler, vakıflar, mahallî idareler ve bunlar tarafından kurulan veya bunların doğrudan veya dolaylı ortak oldukları şirketler ile sermaye piyasası kurumları ve bunlara doğrudan veya dolaylı ortak olan gerçek ve tüzel kişiler yayın lisansı alabilirler. Bu kuruluşlar, medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara doğrudan veya dolaylı ortak olabilirler.
Madde 2- (1) Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 3- (1) Bu kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
GEREKÇE
6112 Sayılı Kanun’un 19/I,b maddesinin şu an ki hali aşağıdaki gibidir.
“Siyasî partiler, sendikalar, meslek kuruluşları, kooperatifler, birlikler, dernekler, vakıflar, mahallî idareler ve bunlar tarafından kurulan veya bunların doğrudan veya dolaylı ortak oldukları şirketler ile sermaye piyasası kurumları ve bunlara doğrudan veya dolaylı ortak olan gerçek ve tüzel kişilere yayın lisansı verilemez. Bu kuruluşlar, medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara doğrudan veya dolaylı ortak olamaz.”
Bu maddeye göre günümüz çağdaş demokrasilerinin en önemli kurumları olan siyasî partiler, sendikalar, meslek kuruluşları, kooperatifler, birlikler, dernekler, vakıflar ve mahallî idareler televizyon ve radyo kurma hakkına sahip değiller. Demokrasinin en önemli unsurlarından biri basın yayın kuruluşlarının herkese açık olması ve toplumun her kesiminin basın yayın özgürlüğünden olabildiğince faydalanabilmesidir. Toplum ülke yönetimine arzu ve isteklerini başta siyasi partiler olmak üzere özellikle sendika, meslek örgütü, dernek ve vakıflar aracılığı ile duyurabilir.
Radyo ve televizyon gibi kitle iletişim araçları aynı zamanda toplumun değişik kesimlerinin sorunlarını ülke geneline duyurabilmeleri, bu sorunlara toplumun diğer kesimlerinin ilgisini çekebilmeleri ve kamuoyu oluşturabilmeleri için en önemli araçtır.
Sendika, meslek örgütü, kamuya yararlı dernek ve vakıf gibi sivil toplum örgütlerinin radyo ve televizyon gibi kitle iletişim araçlarından mahrum bırakılması tarih boyunca yerli ve yabancı sermaye şirketleri ile menfaat çatışması içinde olan bu sivil toplum örgütlerini kamuoyu oluşturma rekabetinde haksız durumda bırakmaktadır.
Demokratik mücadelenin en önemli adımı demokratik yapının esas unsuru olan seçmen kitlesinde kendi fikirlerinden yana kanaat uyandırmak ve bu yolla halk desteği sağlamak olduğuna göre siyasi partilerin ve bu sivil toplum örgütlerinin kendi menfaatlerini dile getirmek için kullanabilecekleri kitle iletişim araçlarından mahrum bırakılması Anayasamızın demokratik toplum düzeni ve eşitlik ilkesine de aykırıdır
[i] Bu kanun teklifi 10.02.2012 tarihinde TBMM Başkanlığı’na verilmek üzere Ankara Barosu Yasa İzleme Enstitüsü için hazırlanmış ve Ankara Barosu Başkanlığı’na sunulmuştur.